Ankara’da gezilecek yerler, Ankara’ya yakın gezilecek en güzel yerler nelerdir?
Ankara Türkiye’nin başkenti ve cumhuriyetin temelinin atıldığı şehrimizdir. Geçmişten beri Lidyalılardan,Hititlere, Frigler’den, Perslere, Roma İmparatorluğundan, Bizanslılara kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Hem siyasi hem de kültürel olarak tam bir cazibe merkezidir. Bu özelliklere sahip olan Ankara’da ailecek gezilecek yerlerden tutun günübirlik gezilecek yerler de vardır.
Ankara’da gezilecek yerler, Ankara’ya yakın gezilecek en güzel yerler nelerdir?
Ankara hem tarihi hem de günümüz sanat eserleriyle de gezilecek yerler konusunda sizleri hüsrana uğratmayacaktır. Sahip olduğu doğal güzellikler hem yazın hem de kışın Ankara‘nın güzelliğine güzellik katmaktadır. Kamp ve mangal yapabileceğiniz alanlarla ailecek tatil yapabileceksiniz. Bu kadar güzelliğe ve tarihi öneme sahip olan Ankara internette en çok aranan şehirler arasındadır. Biz de bu haberimizde – Ankara’da gezilecek yerler, Ankara’ya yakın gezilecek en güzel yerler nelerdir? – sorularına cevaplar verdik. İşte, detaylar.
ANKARADA GEZİLECEK YERLER
1- Anıtkabir
Türkiye’nin başkenti Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alan Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarını içeren komplekstir. Emin Onat ile Orhan Arda’nın tasarımı olan yapı kompleksinin 1944’te başlanan inşası 1953’te tamamlanmıştır. Kompleks, anıt mezar binası başta olmak üzere çeşitli yapı ve anıtların yanı sıra Barış Parkı olarak adlandırılan ağaçlık alandan oluşmaktadır.
Kompleksteki ana yapı olan anıt mezar binasının Şeref Holü olarak adlandırılan kısmında Atatürk’ün sembolik bir lahdi yer alırken Atatürk’ün naaşı, bu yapının alt katındaki mezar odasında defnedilmiştir. Komplekse giriş, Aslanlı Yol adı verilen allenin başlangıcından yapılır ve bu yol, törenlerin gerçekleştirildiği dikdörtgen bir meydana ulaşır. Anıt mezar, revaklarla çevrili bu alanın bir kenarında konumlanırken meydanın Aslanlı Yol’un doğrultusundaki diğer kenarında da kompleksten çıkış kısmı yer alır. Aslanlı Yol’un dört köşesi, tören meydanının çıkışı ve meydanın köşeleri olmak üzere komplekste on adet kule, iki heykel grubu ve Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi bulunur. Anıt Bloku olarak adlandırılan tüm bu yapılar, Barış Parkı adı verilen ağaçlık bir alanla çevrilidir. Yapıların betonarme olduğu kompleksteki yapıların yüzeylerinde ve zeminlerinde, farklı tiplerdeki mermer ve travertenler kullanılmıştır. Anıtkabir; kabartma, mozaik, fresk ve oyma tekniğiyle oluşturulan süslemeler içerir. İkinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda neoklasik olan yapı, günümüzdeki Türkiye topraklarında tarih boyunca hüküm sürmüş Hitit, Yunan, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinden izler taşır.
2- Hamamönü
3- Devlet Resim ve HeykelMüzesi
Ankara Resim ve Heykel Müzesi, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından Türk Ulusunun Büyük Lideri Atatürk yönetiminde 1927 yılında kurulmuştur. Binanın 1980’de onarılmasının ardından açılan müze, kısa bir zaman süresi içerisinde modern bir müzenin tüm özelliklerine sahip bir kuruluş haline gelmiştir. Müze, günümüzde diğer sanat dallarıyla karşılaştırıldığında çok daha kısa bir tarihe sahip Türk resim ve heykel sanatının gelişmesinde büyük rol oynayan sanatçıların en göze çarpan eserlerinin sergilendiği bir sanat merkezi haline gelmiştir. Türk plastik sanatının oluşum ve gelişim dönemlerini yansıtan sanat eserleri koleksiyonlarının ve bunların sınıflandırmalarının bulunduğu ve bu alandaki boşluğu dolduran plastik sanat kütüphanesi devlet, yurtiçi, yurtdışı ve de yabancı elçiliklerin bağışlarıyla ve yeni satın almalarla her yıl zenginleştirilmekte, bu alanda çalışma yapan araştırmacıların ihtiyaçlarına burada bulunan Türk sanatçılarının arşivleri yeterli ölçüde cevap vermektedir müzenin en önemli sorumluluklarından biri olan sanat eserlerinin korunması, sıcaklıktan ve nemden kaynaklanan problemleri çözerken, en başarılı sonuçları veren yöntemler kullanılarak yapılmaktadır.
4- Kurtuluş Savaşı Müzesi (I.TBMM Binası)
5- Ankara Kalesi
İlin sembollerinden biriolan Ankara Kalesi’nin tarihi, kent tarihi kadar eskidir. Galatlar’ın Ankara’ya yerleşmesi sırasında var olan ve Romalılar döneminde onarım gören kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. İç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşan kalenin iç surları, 7.yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. Bizans saldırıları sırasında tahribata uğramış ve 9. yüzyılda Bizanslılar tarafınan yeniden onarılmıştır. Dış surların ne zaman eklendiği kesin olarak saptanamamıştır. Malazgirt Savaşı’ndan iki yıl sonra Selçuklular bölgeye hakim olmuşlardır. Bu dönemde kale onarılıp genişletilmiştir. Kurulduğu tepenin yanında akan Hatip Çayı, Bent Deresi’nden 110 m yüksektedir. Kalenin 20’den fazla kulesi vardır. Dış kale Ankara’yı bir yürek şeklinde çevirir. Dört katlı olan iç kale kısmen Ankara Taşı’ndan, kısmen de toplama taşlardan yapılmıştır. İç kalenin iki büyük kapısı olup, birisi Dış Kapı diğeri de Hisar Kapısı adını alır. Bu kapı üzerinde İlhanlılar’a ait bir kitabe yer alır. İç kale yükseklikleri 14-16 m arasında değişen beşgen şekilli 42 kuleden oluşur. Kuzeybatı kısmında Selçuklu hükümdarının yaptırdığı onarımları gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Bugün kale içinde Osmanlı Ankarası’ndan kalan çok sayıda ev bulunmaktadır. Bunların bazıları onarılarak lokanta, dükkan vb. olarak kullanılmaktadır.
6- Nallıhan Kuş Cenneti
Nallıhan Kuş Cenneti 1959 yılında hizmete giren Sarıyar Barajı’nın kuzeyinde Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde oluşmuş yapay bir sulak alan ekosistemidir. Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Davutoğlan köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Nallıhan Kuş Cenneti, Ankara ve Eskişehir illerine 130 km, İstanbul’a 300 km, Bolu’ya 100 km, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerine ise 30 km mesafededir.
Nallıhan Kuş Cenneti ülkemizin önemli kuş alanlarından biridir. Barındırdığı kuş varlığı nedeniyle “Nallıhan Kuş Cenneti” olarak tanımlanmıştır.Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde, kuşların daha yoğun olarak görüldüğü 425 ha’lık alan 1994 yılında Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak tefrik edilmiş ve avcılık yasaklanmıştır. Sahada avcılığın yasaklanması, insan faaliyetlerinin sınırlandırılması ve kamuoyunda farkındalık düzeyinin artmasıyla, kuşlar güvenle üreyebilecekleri ve barınabilecekleri bir alana kavuşmuştur.
7- Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan bir tarih ve arkeoloji müzesidir. Müzede, Anadolu’da yaşamış olan uygarlıklardan geriye kalan arkeolojik eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.
8- Kuğulu Park
Ankara şehrinin Kavaklıdere mahallesinde bulunan bir parktır. Park, Tunalı Hilmi Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Polonya Caddesi’nin arasındadır. Parkın havuzunda, kuğular, kazlar ve ördekler yer alır. Kuğulu parkın bulunduğu arazı, park olmadan önce içinden dere geçen kavaklık bir araziydi. Tunalı Hilmi Caddesi’ni de kapsayan Kavaklıdere semti, ismini bu dere ve kavak ağaçlarından alır. Arazinin güney tarafında Polonya Sefaretinin bahçeleri, kuzeyinde ise Kavaklıdere Şarapları’nın sahibi Cenap And’ın 1955’te yaptırdığı Sevda ve Cenap And Evi vardı. Kavaklıdere’den arta kalan gölet ve çevresi arazi 1958’de Ankara Belediyesi tarafından park haline getirilmiştir.
9- Beypazarı
Toprakları pek çok eski uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. İlk yerleşimi işaret eden net bilgiler bulunmamakla birlikte yerleşim yeri olarak kullanılmasının eski çağlara dayandığını gösteren bulgular vardır. Bu yüzden üzerinden değişik hakimiyetler gelip geçen Beypazarı topraklarında biriken tarih farklı kültürlerin izlerini taşımaktadır. Beypazarı‘nın Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde değinmeden geçemediği tarihi önemi, bu farklılıklarla beslenmiştir.
Eski bir yerleşim yeri olan Beypazarı topraklarında, sırasıyla Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlıların egemen olduğu bilinmektedir.
10- Mogan Gölü
Mogan Gölü, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bulunan bir set gölüdür. Göl ve çevresi, Barselona Sözleşmesi çerçevesinde Türkiye’de ilan edilen 15 özel koruma bölgesinden bir tanesini oluşturan “Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi” içinde yer alır. Bulunduğu coğrafyada önemli bir sulak alan ve rekreasyon mekanı olmasının yanı sıra florası ve faunası bakımından da ülkenin önemli doğal yaşam alanlarından bir tanesidir.
11- Tuz Gölü
Tuz Gölü, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölüdür.
Kışın kapladığı çok geniş su alanı su kuşları için önemli bir kışlama alanı oluşturmaktadır. Tuzlu ortamlara uyum sağlamış olan flamingo, kılıçgaga, angıt ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşamaktadır. Göl çevresinin nispeten ıssız oluşu nedeniyle kuşlar, etraftaki su birikintilerinde, meralarda ve ekili alanlarda rahatça beslenmekte, kışın en soğuk günlerinde dahi donmayan göl sularında yüzebilmektedir. İlkbaharda göl içinde oluşan adalar ve bataklıklar Bataklık Kırlangıcı (Glareola prantincola), Suna (Tadorna tadorna), Angıt (Tadorna ferruginea), Çamurcun (Anas crecca), Kılıçgaga (Recurvirostra avocetta), Kocagöz (Burhinus oedicnemus) ve martı türlerinin (Larus sp.) kuluçka yapmalarına imkân sağlamaktadır.
12- Ankara Etnografya Müzesi
Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nda cuma namazlarının kılındığı eski adı Namazgâh Tepesi olan yerde kuruldu. Önceleri Arkeoloji Müzesi olarak kullanılması düşünülmüş, sonra Resim Heykel Müzesi olmasına karar verilmiş, açılış töreninden sonra bugünkü işlevine kavuşmuştur.
Bina, Cumhuriyet döneminin önemli mimarlarından biri olan Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yapılmıştır. Bina müteahhidi ise Nafiz Bey’dir. Bina dikdörtgen planlı olup tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma ile süslüdür.
13- Kızılcahamam
Kızılcahamam veya eski ismiyle Yabanabad, Ankara ilinin kuzey kısmında yer alan bir ilçesidir. E5 Ankara-İstanbul Devlet Karayolu üzerindedir. Kızılcahamam, Çubuk, Kahramankazan, Ayaş, Güdül, Çamlıdere ilçeleri ile Bolu ve Çankırı illeri arasında kalır. Dağlık ve ormanlık bir ilçe olan Kızılcahamam, 1712 kilometrekarelik bir alanı kaplar.
Roma döneminden beri kullanıldığı bilinen Kızılcahamam kaplıcaları Türkiye çapında ün kazanmıştır. Kızılcahamam genellikle Soğuksu Millî Parkı, kaplıcaları, otelleri, maden suları, tarihi yerleri ve festivalleri ile tanınır. Şifa merkezidir. Termal suları pek çok hastalığa iyi gelmektedir. Ankara’ya yakınlığı nedeniyle özellikle hafta sonları çok sayıda günübirlikçi turist ağırlar. İlçe içindeki çok sayıdaki lokantalar Ankara’dan gelen misafirlere ve kaplıca ziyaretçilerine hizmet verir. Pazar günleri kurulan ilçe pazarında civar köylerden gelen köylüler, getirdikleri yöresel ve doğal ürünlerini pazarlarlar. Son yıllarda yapılan büyük oteller kongre ve toplantılara ev sahipliği yapmakta, bu yolla ilçe turizmine büyük katkılar sağlamaktadırlar.