29.04.2024 - Ankara Etkinlik ve Şehir Rehberi

Karanlık Bir Dünyada Geçen Azmin ve Başarının Öyküsü: Anne Sullivan

Karanlıktan aydınlığa giden bir yol vardır elbet. Hellen Keller’in görme engelli öğretmeni Anne Sullivan’ın hikayesi tam bir ders niteliğinde.

Karanlık Bir Dünyada Geçen Azmin ve Başarının Öyküsü: Anne Sullivan

Karanlık Bir Dünyada Geçen Azmin ve Başarının Öyküsü: Anne Sullivan

Anne Sullivan, yoksul bir ailenin en büyük çocuğu olarak 1886 yılında dünyaya geldi. Ebeveynleri büyük kıtlık sırasında Amerika’ya göç etmeyi tercih eden binlerce İrlandalı’nın arasındaydı. Sefaletin tam ortasına doğan Sullivan, beş yaşındayken geçirdiği bakteriyel göz hastalığı yüzünden kısmi görme kaybına uğradı. Bu durum talihsizliklerin üst üste geleceğinin küçük bir habercisi gibiydi. Annesinin tüberküloza bağlı ölümüyle başlayan hüsranı, sorumluluktan kaçmak isteyen alkolik babasının evi terk etmesi üzerine katlandı. Hasta erkek kardeşiyle beraber köhne ve aşırı kalabalık bir imarethaneye gönderilen engelli bir çocuk olarak elinden geleni yapıyordu. Kaldıkları imarethanede toplumun en aşağı tabakası sayılan serseriler, akıl hastaları, engellileri, kimsesizler, seks işçileri veremliler ve perişan hamileler vardı. Bu yer farelerin taşıdığı mikroplar, paslı demir karyolalar ve kalabalıktan yayılan salgın hastalıklar gibi nedenler yüzünden dört ay gibi kısa bir sürede kardeşinin ölümüne neden oldu. Hayalleri artık daha iyi görebilmenin ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmenin ötesine geçemiyordu. Koridorları kasvetle dolu yoksullar evinden bir an evvel kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştı. Dolayısıyla göz ameliyatlarının yapıldığı hastaneyi kaçış noktası olarak gördü.

Ve beklenen fırsat ayağına geldi

Küçük yaşına rağmen tedavi sürecinin geçici bir rahatlamaya neden olduğunu biliyordu. Bu yüzden karşısına çıkan ilk fırsat eğitimi için değerlendirmeye kararlıydı. Ve beklediği fırsat müfettiş Franklin Sanborn’un denetim gününde ayağına kadar gelmiş oldu. Sanborn’a görme engelliler okuluna gitme isteğinden söz etti. Cesareti sayesinde Ekim 1880’de Perkins Görme Engelliler Okulu’na transferi yapıldı. Eğitimin ilk gününden itibaren cahil olduğu gerekçesiyle öğretmenleri ve sınıf arkadaşları tarafından alaya alındı. Kalem tutmaya alışkın olmadığı ya da kelimeleri heceleyemediği için sıklıkla aşağılanan Sullivan’ın altı yıl sonra sınıf birincisi olarak mezun olması ön yargılar konusunda herkese büyük ders vermişti. O yaz Arthur Keller, yedi yaşındaki görme ve duyma engelli kızı Helen Keller için öğretmen arayışındaydı. Okul müdürüne bir tavsiyede bulunmasını istemişti. Müdür hiç düşünmeden Anne Sullivan ismini verdi. Keller malikanesindeki boşluğu doldurmak için hevesli olan yirmi yaşındaki genç öğretmenin ilk işi küçük çocuğun hikayesini derinlemesine öğrenmek oldu. Ona Helen’in bebekken geçirdiği bir hastalık neticesinde göremediği, konuşamadığı ve duyamadığı söylendi.

Öğretmen-öğrenci başarısı ulusal çapta bir ün kazandı

Sullivan’ınkendi çocukluğunu düşünmemesine imkan yoktu. Aniden, Helen Keller’in eğitimi için daha istekli biri haline geldi. Bavullarını topladıktan sonra Ivy Green’e ulaştı. Karşılaşmalarının ardından öğrencisinin vahşi, inatçı ve şımarık olduğunu gördü. Ancak anlayışlı ve bir o kadar sabırlıydı. Keller’i topluma kazandırmak için kollarını sıvayan Sullivan, başlangıç aşamasında küçük kıza okuma yazma öğretmeyi planlıyordu. Günün birinde ders esnasında öğrencisinin bir eline su döktü, diğer avucuna su kelimesini heceledi. Böylelikle kelimelerle fiziksel nesnelerin arasında ilişki kurmasına yardımcı olmuştu. Sık tekrarlardan sonra işaret dili kavramını zihnine yerleştirdi. Parmakla hecelemeden birkaç ay sonra yaklaşık yüzü aşkın kelime, çarpım tablosu ve Braille alfabesini biliyordu. Helen Keller öğretmeniyle birlikte ulusal çapta bir ün kazandı.

Haberin yayılmasından sonra Thomas Edison, Alexander Graham Bell ve Mark Twain gibi önde gelen isimlerle tanıştığı öğrenildi. Yaşı ve yaşadıkları gereği giderek olgunlaşan Keller, öğretmenin değerini kavramaya başlamıştı. On yılın içinde öğretmen öğrenci ilişkisinden manevi kardeş ilişkisine kadar gelindi. Baskıları hiçe sayan Sullivan, 1900 yılında koleje giden Helen Keller’in iyiliği için derslere aktif olarak katıldı. Ders anlatımları sırasında sessizce öğrencisinin avucuna kelimeleri tekrarlıyordu. Bazen kitaplardaki konuları özetlemek için saatlerini harcadı. Onun özverisi, Helen Keller’i üniversiteden mezun olan duyma ve görme engelli ilk kişi yaptı. Bir öğretmen olarak elde ettiği başarı herkes için takdir edilesi değildi. Ünü ona tahmin bile edemeyeceği düşmanlar kazandırdı. Bunlar: Perkins Görme Engelliler Okulu’nun kurucusu Samuel GridleyHowe’un eşi Julie WardHowe ve Franklin Sanborn’dan başkası değildi. Adını itibarsızlaştırmak ve gölgede bırakmak amacıyla Helen Keller’in gerçek öğretmenleri olduklarını savunuyorlardı. Onların bu garip çabası, öğretmen öğrenci ilişkisinin yaygınlığına katkıda bulundu. O dönem Anne Sullivan’ın başına yalnızca kötü şeyler gelmedi. Harvard Üniversitesi’nde bir edebiyat eleştirmeni olan John Albert Marcy birkaç kez evlilik teklifi götürmüştü. Macy’in arzusu 3 Mayıs 1905 yılında nihayete erdi. Sevdiği kadınla evlenmeyi başardıktan sonra kadının isteği üzerine yanına taşındı. Sevgi dolu çiftin birlikteliği tam tamına sekiz yıl sürmüştü. Söylentilere göre çiftin arası iki kadının ayrılmaz oluşu nedeniyle derinden sarsıldı. Ölene kadar evli olmalarına rağmen adamın evi terk ettiği biliniyordu. Söylentilerin gerçek olup olmadığı ispat edilemedi. Zaten Anne Sullivan etrafında gezinen fısıltıları dert edinmeyecek kadar hastalıkla ve maddi yetersizlikle boğuşuyordu. Helen Keller, işe yeni başlayan sekreteri Polly Thomson ile birlikte halkı eğitmek ve para kazanmak için vodvil oyunlarında rol aldı. Bu arada Sullivan, kötüleşen sağlığının etkisi altında gözlerden uzaklaşıyordu. 1935 yılında, 70 yaşındayken ölüm döşeğine düştü. Başında canından çok sevdiği öğrencisi Hellen Keller vardı. Ölmeden önce hissettiği son sıcaklık Keller’in elleriydi… Hayata vedasından sonra dünya onu engelli bir çocuğu topluma kazandıran değerli bir insan olarak tanıdı. Gayreti yalnızca Keller’e değil diğer engelli çocuklara da umut oldu. O, fikirleriyle, şefkatiyle ve daha pek çok iyi yönüyle, farklı suretler ile aramızda gezmeye devam ediyor. .

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.