‘Torunlarını parça parça yapsın…’ Selçuk Bayraktar sordu: Bu neyin nefreti?

‘Torunlarını parça parça yapsın…’ Selçuk Bayraktar sordu: Bu neyin nefreti?

‘Torunlarını parça parça yapsın…’ Selçuk Bayraktar sordu: Bu neyin nefreti?

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte sokak röportajları da sosyal medyaya sık yansımaya başladı ancak bir röportajda dile getirilenler diğerleri arasında öne çıktı.

Mikrofona konuşan kadının Erdoğan’a ve torunlarına ettiği beddualar, Selçuk Bayraktar’ın da dikkatini çekince videoyu sosyal medya hesabından paylaşmak durumunda kalan Bayraktar, “bu neyin nefreti” diye sordu.

“TORUNLARINI PARÇA PARÇA YAPSIN, MEZARA KOYSUN”

Bayraktar’ın sorusunu köşesine taşıyan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, “Bu neyin nefreti mi? Anlatayım o zaman” başlıklı yazısında konuyla ilgili yorumlarını yazdı…

Bir sokak röportajı… Erdoğan karşıtı bir kadın, mikrofona nefret kusuyor.
Erdoğan’a ayrı, Erdoğan’a oy verenlere ayrı beddualar ediyor.
Beddualarından biri de şu: “Torunlarını parça parça yapsın, mezara koysun.”

BAYRAKTAR: BU NEYİN NEFRETİ

Bir baba olarak kendi çocuklarına da bu şekilde beddua edildiğini gören Selçuk Bayraktar’ın nasıl bir sarsıntı içine girmiş olabileceğini varın siz hesap edin.
Ancak Selçuk Bayraktar, yine de soğukkanlılığını korumuş ve bu videoyla ilgili olarak sosyal medyadan şöyle seslenmiş:
“Bu neyin nefretidir?”

MUHARREM İNCE: “BEN ERDOĞAN’DAN HEPİNİZDEN DAHA ÇOK NEFRET EDİYORUM”

Selçuk Bayraktar’ın sorusunun cevabını vereyim:
– Ülkede yapılacak seçim, bir tercihin değil de bir nefretin konusu haline getirilmiş durumda ya… İşte bu, onun nefretidir.
– “Erdoğan’ın karşısına tuvalet terliği konsa ona oy veririm” diye bir şuur kaybı yaşanıyor ya… İşte bu, onun nefretidir.
– Kutuplaştır, cepheleştir, böl, parçala ve parsayı topla siyaseti yürürlükte ya… İşte bu, onun nefretidir.
– Muharrem İnce bile muhaliflerin kendisine yönelik tepkilerini yumuşatmak için “Ben Erdoğan’dan, hepinizden daha çok nefret ediyorum” deme gereği duyuyor ya… İşte bu, onun nefretidir.

“GÖZALTI YANLIŞ, EN YAKIN HASTANEYE…”

Ekranlarda estirilen nefret rüzgârları… Siyasetçilerin birbirlerini alabildiğine şeytanlaştırması… Seçimin kanlı bir meydan savaşına dönüştürülmesi… 15 Mayıs sabahı kardeş kalınmasının imkânsızlaştırılması…

İşte bütün bunlardır o şahsı… Böylesine acımasız kılan. Böylesine korkunç yapan. Böylesine şefkatten, sevgiden, merhametten uzaklaştıran. Böylesine insanlıktan çıkaran.
Bu şahsı, dün gözaltına almışlar. Yanlış.
Yapılması gereken şudur:
Bu şahıs, derhal bir ambulansa konulmalı ve en yakın hastanenin “nefretten arındırma ve yeniden insan olma” bölümüne kaldırılmalı. Ve ancak tam olarak iyileştikten sonra toplum içine salıverilmeli.