‘2025 yılına kadar kimya tarafında hammadde kullanımının en az yüzde 25’ini biyobazlı olacak şekilde tedarik etmek istiyoruz’
Türkiye’nin köklü grup şirketlerinden Polisan Holding’in kuruluş hikayesine baktığımızda temellerinin 1956 yılına kadar uzandığını görüyoruz. 1942 yılında Malatya’dan İstanbul’a göç eden Bitlis Ailesi, tekstil sektöründeki çalışmalarına üre timi de dahil ediyor ve 1956 yılında Şark Mensucat Fabrikası’nı kuruyor. Fabrika, ailenin ilk ve en eski yatırımı olarak hâlâ üretimine devam ediyor.
‘2025 yılına kadar kimya tarafında hammadde kullanımının en az yüzde 25’ini biyobazlı olacak şekilde tedarik etmek istiyoruz’
‘2025 yılına kadar kimya tarafında hammadde kullanımının en az yüzde 25’ini biyobazlı olacak şekilde tedarik etmek istiyoruz’
Üretim tarafındaki bu ilk yatırım, sanayinin diğer alanlarında da olmak isteyen ve birçok hayali bulunan kurucu rahmetli Necmettin Bitlis’i daha fazlasını gerçekleştirme noktasında da harekete geçiriyor. Türkiye için önemli olan, aynı zamanda da yatırım desteğine ihtiyaç duyan alanlarına yönelme kararı ve sonrasında attığı adımlar bugünkü Polisan’ın kuruluşunu sağlıyor. Yatırım için tercih edilen ilk sektör ise kimya oluyor. Türkiye’nin bu alandaki ihtiyacına cevap olabilmek için 1964 yılında Polisan Kimya kuruluyor. 1967 yılında Türkiye’nin ilk emülsiyon reçinesini, 1968 yılında formaldehit reçinesini, 2001 yılında da emülsiyon polimer üre timini yapan şirket, halihazırda formaldehit ve reçineleri üretiminin yanı sıra yapı kimyasalları ve AdBlue ürün gruplarında da faaliyette bulunuyor.
GLOBAL ORTAKLIKLARLA MARKA DEĞERİNİ SINIRLARIN DIŞINA TAŞIDI
Bugüne gelindiğinde ise kimya, boya ve liman işletmeciliği Polisan Holding’in ana iştirak alanlarını oluşturuyor. Bununla birlikte uluslararası bir marka olmak için önemli ortaklık ve yatırımlarda da bulunan holding, kimya tarafındaki gücünü büyütmek ve marka değerini sınırların dışına taşımak için 2004 yılında Rohm and Haas ile ortaklık kurdu. 2009 yılında ise Rohm and Haas firmasının dünyanın en büyük kimya şircımız vardı. Yeşil fabrika standartları ve Endüstri 4.0 tabanlı olacak şekilde tesis yatırımımızı tamamladık ve Kasım 2022’de devreye aldık. Üretim kapasitesinde yüzde 30’luk bir artışı beraberinde getirecek tesisimizde katma değeri yüksek yeni reçinelerin üretimi gerçekleşecek” diyor. Yapı kimyasallan alanındaki yeni ürün çalışmalarının pazarlama, satış ve ihracat faaliyetlerinin artık Polisan Yapıkim altında yürütüleceğini kaydeden Hacıkamiloğlu, “Bu hamlenin pazarda bizi bir adım öne taşıyacağına inanıyoruz. Özellikle yeşil yapıya yönelik malzeme üretim çalışmalarımızla 2023’ten itibaren sektörde Polisan Yapıkim’in adı daha çok duyulacak” yorumunda bulunuyor.
İHRACATTA DA VITES YÜKSELTİYOR
Hem reçine hem de yapı kimyasallan tarafında yaptıkları yatırımların, yeni ürün çalışmalarının ilk dönüşlerini 2023 yılı itibariyle görmeye başlayacaklan bilgisini veren Hacıkamiloğlu, kimya tarafındaki bir diğer önemli gündem maddesinin ise ihracat olduğunu vurguluyor. Hacıkamiloğlu, 2021 yılında, Polisan Kimya gelirleri içerisinde yüzde 14 olan reçine ihracatını 2022 yılında yüzde 20’ye çıkardıklarını belirterek, şöyle devam ediyor: “2023’te bu oranı yüzde 30 seviyelerine çıkar- mayı umuyoruz. Yapı kimyasalları alanında da ciddi bir ihracatçı olacağımıza inanıyorum. Buradaki en büyük avantajımız, çimento, beton ve yeraltı kimyasalları ürünlerimizin önemli bir kısmının uluslararası EPD yani Çevresel Ürün Beyanlan belge si sahibi olması. Türkiye’de ve dünyada yeşil yapıya yönelim artıyor.”
İKİ YEŞİL FABRİKA YATIRIMININ TOPLAM MALİYETİ 60 MİLYON EURO
Dünyanın Yeşil Mutabakat ile birlikte bir tarafinda dijital dönüşümün diğer tarafında yeşil dönüşümün olduğu yeni bir eko- nomik modele doğru gittiğini anlatan Mehmet Hacıkamiloğlu, Polisan’ın ikiz dönüşüm tarafında sektörde öncü bir rol üstlen diğini dile getiriyor. Yeni boya fabrikasını yeşil fabrika standartları ve Endüstri 4.0 tabanlı olacak şekilde yeniden inşa ettiklerini ve 2019 yılında devreye aldıklarını belirten Hacıkamiloğlu, “Yeni kimya tesisimizi de aynı standartlara göre inşa ettik ve Kasım 2022’de de devreye aldık. Endüstri 4.0 tabanlı iki yeşil fabrika yatırımının toplam maliyeti 60 milyon Euro. Leed standartlarında inşa ettiğimiz fabrikalarımız sağlıklı ve konforlu çalışma ve üretim alanları yaratmanın dışında enerji tasarrufunda da ciddi avantajlar sağlıyor. Leed sertifikalı, Endüstri 4.0 tabanlı yeni reçine fabrikamızda baz tesise göre yüzde 26’dan fazla enerji tasarrufu; seçilen su verimli sıhhi tesisat elemanlan ile yüzde 40’tan fazla su tasarrufu sağlayabileceğiz. Çatılardan toplayacağımız yağmur suyunu, kapalı çevrim soğutma suyunda kullanarak şebeke su kullanı mımızı azaltacağız. Sahip olduğu son teknoloji scrubber ile sıfır emisyon bazlı üretim yapmayı hedefliyoruz” yorumunda bulunuyor.
“YENİ REÇİNE TESİSİMİZ ŞİRKETİ FARKLI BİR KULVARA TAŞIYACAK”
Fabrikalan yeşil yapıya uygun olarak inşa etmenin yanı sıra çevreyi destekleyen üretimlerde de bulunduklanını dile getiren Mehmet Hacıkamiloğlu, 2025 yılına kadar kimya tarafında hammadde kullanım- nın en az yüzde 25’ini biyobazlı olacak şekilde tedarik etmek istediklerini vurguluyor. Bunun için strateji de oluşturduklarını ifade eden. Hacıkamiloğlu, şunları kaydediyor: “Ürün yaşam döngüsü çalışmalarımızı da Ar-Ge aşamasına çektik. Polisan Kimya Ar-Ge Merkezimiz ise şu anda raf ömrü uzun, inovatif yönü güçlü endüstriyel ve iç mekan panellerine yönelik yeni reçine çözümlerine yoğunlaşmış durumda. Yanı sıra izolasyon, otomo- tiv, havacılık, uzay ve savunma sanayilerine yönelik reçineler üzerine de çalışıyor. Buradaki kimi çalışmalar bizi heyecanlandınyor, çünkü sektöre yepyeni bir soluk getirebilir. Dünyanın gittiği yeri ve geleceği düşündüğümüzde bunlar son derece doğru kararlardı. Pazarın bu ürün grubundaki en büyük üreticilerinden biriyiz, yeni reçine tesisimiz şirketimizi çok daha farklı bir kulvara taşıyacak.”